Ben bu işi yaparken çok insan tanıdım. Kimi konuşmaz, kimi dokunmaz, kimi gözlerime bile bakmazdı. Ama geçen ay bir adam geldi. Diğerlerinden farklıydı. Ne telaşlıydı ne de aceleci. Odaya girer girmez ilk söylediği şey şu oldu:
“Önce bir kahve içelim mi?”
Şaşırdım. Kahve... Sıradan bir teklif gibi durabilir ama bizim gibi kadınlar için, o masum kelimeler en çok uzak kaldıklarımızdır. Kahve içmeyeli ne kadar olmuştu bilmiyorum. Sessizce mutfağa geçtim, iki fincan yaptım.
Oturduk. Konuşmadık uzun uzun ama gözlerimle sorular sordum ona. O da gülümsedi sadece. “Sen buraya ait değilsin,” dedi.
İçimde bir şey kırıldı. Çünkü ben de hâlâ bazen buna inanmak istiyordum.
O gece hiçbir şey olmadı. Ne soyunma, ne temas. Sadece kahve, biraz sessizlik ve ardından bir veda.
“Belki yine gelirim,” dedi giderken.
O günden sonra her gece onu bekledim. Hazırlandım. Fincanları yıkadım. Kahve aldım. Ama gelmedi.
Hiç.
Bir kadının beklemesi, inan bana, en çok kendine zarar verir.
Şimdi o kahve fincanları dolapta duruyor. Tozlanmış. Tıpkı içimde kalan umut gibi.
Ben bir hayat kadınıyım, evet. Ama bir gece, sadece bir gece, biri beni “kadın” gibi görmüştü.
Ve bu bile içimde iz bıraktı.
Trabzon’un sakin ve şehir kalabalığından uzak semtlerinden Hisarönü, şimdi sadece doğasıyla değil, sunduğu özel buluşma ortamla...
Trabzon’un merkezine yakın, tarihî dokusuyla öne çıkan semti Çömlekçi, şimdi yalnızca konum avantajıyla değil, sunduğu seçkin v...
Benim adım Nazlı. Trabzon’un Ortahisar’ında yaşıyorum. Kimseye görünmeden geçip gitmeyi öğrendim burada. Dar sokaklar, taş duvar...
Trabzon’un huzur dolu ilçesi Araklı’da, gündelik hayatın stresinden uzaklaşmak, bedeninizi dinlendirmek ve zihninizi arındırmak için si...
Trabzon’un sahil boyunca uzanan eşsiz ilçelerinden Çarşıbaşı, şimdi sadece manzarasıyla değil, sunduğu özel deneyimlerle de öne...